23 Şubat 2009 Pazartesi

Wordpress' göç ediyoruz.

Çünkü onların şablonu daha çok hoşuma gitti. Böyle keyfi uygulama olur mu... Yetkilileri göreve davet ediyoruz!

22 Şubat 2009 Pazar

İki Düşünce

Hayret verici bir şey; yer kabuğunda en fazla bulunan element oksijen. Düyna havadar bir yer diyebilirim. Bu aralar elementlere takmış durumdayım. Zor durumdayım.

İkincisi; Propaganda'dan kaçamıyoruz. Bizi saklandığımız yerde gelip buluyor. Seçim zamanları daha da fazla. Faşizm budur. Hangi parti olursa olsun, zihnimi propagandasından âri tutma hakkında sahip olmalıyım. Bu hakkım elimden alınıyorsa bu totalitaryan beyin yıkamadır. Ayrıca seçimleri boykot etmek veya ettirmek istemek seçim kanununa göre suç. Seçmeme hakkın yok. Seçeceksin. Beğenmeme hakkın yok. Birinden birini beğeneceksin.

www.aranelsurion.org hislerime tercüman olmuş. Half Life 2'deki überfaşist Combine askerleri ve bizim çocuklar. Hayatı taklit eden sanatı taklit eden hayat.

15 Şubat 2009 Pazar

Refleksiyonlar

Keyif benim değil mi, deneyimlerin içeriğini "bilinçli üretilme", "kelimelerden oluşma" ve "anlatıya benzerlik" eksenlerinde incelemek istiyorum.



0. 0. 0. Bilinçli olarak üretmediğimiz, kelimelerden oluşmayan, anlatı olmayan deneyimler. Bunlar belki bazı rüyalardır. 


0. 0. 1. Bilinçli olarak üretmediğimiz, kelimelerden oluşmayan, örneğin görüntüler sesler ve duygulardan oluşan anlatılar da var. Bunlar rüyalar ve eğer mümkünse rüyalar gibi esinlenmeler ile oluşturulan filmler olabilir.




0. 1. 0. Bilinçli olarak üretmediğimiz ancak kelimelerden oluşan ancak anlatı olmayan şeyler de oluyor. Bana pek olmuyor ancak sanırım şairlere olan bir şey bu. Düzyazı olmayan kelimeler ve bir düşünce silsilesiyle sonuca varılarak yani düşünülerek bulunmuyor. Ama yine de anlamlılar.


0. 1. 1. Bilinçli olarak üretmediğimiz, ancak kelimelerden oluşan bir anlatı var mıdır? Bazen özellikle soyut bir konuda düşüncelere dalmışken, kelimeleri kullanmaksızın kavramların fiziksel süreçlere nasıl yansıdığını düşünürken, özellikle de İngilizce kelimeler,  aklımdan sanki ben onları geçiriyormuşum gibi değil,  kendileri ortaya çıkıyormuş gibi akıyorlar ve anlamlı cümleler de oluşturuyor keratalar.


Buna benzer bir başka deneyim herhangi duygusal bir yaşantı sırasında, önceden farketmeden içimden bir şarkı mırıldanmaya başlamam şeklinde oluyor. Şarkının genellikle İngilizce (hatta biraz anlamını bildiğim bir şeyse başka dilde de olabilir) bazen de Türkçe sözleri o sırada yaşadığım şeyin emosyonel tonu ile ilgili oluyor. Hatta bazen kendime farkında olarak söyleyemeyeceğim kadar müstehzi ve isabetli sözler olabiliyor. Bunlar anlatı olanla olmayan arasında bir yerdeler. 


Bir de yeni fikirler insanın aklına nasıl geliyorlar. Zaten aklında değillerse? Esinlenme de aslında bildiğimizin farkında olmadığımız şeylerin bilincimize gelmesi olmasın? 




1.0.0 Bilinçli üretilmiş, kelimelerden oluşmayan, anlatı olmayan şeylere örnekler; kasten anlatı gibi kurgulanmamış olan görüntüler, müzik, ve benzerleri. Veya belki salt bir duyguyu içimizde hayal etmek. Belki bağırmak. 


1.0.1 Bilinçli üretilmiş, kelimelerden oluşmayan, anlatı olan şeyler. Sadece görüntü diliyle anlatılmış hikayeler.





1. 1. 0. Bilinçli olarak üretilmiş, kelimelerden oluşan, anlatı olmayan şeyler: örneğin kasten anlatı gibi yazılmamış şeyler, diyelim ki esinlenmeden yazılan şiirler. Benzer biçimde matematiksel ispatlar. Başka amaçlara hitap eden listeler, ve benzeri şeyler. Bir çok şeyler.


1. 1. 1 Bilinçli olarak üretilmiş, kelimelerden oluşan anlatılar, neredeyse bütün kasten anlatılmış hikayeler...



Bu kadar sıkıcı bir yazıyı da okuduysanız bundan sonra sorumluluk kabul etmiyorum.





30 Ocak 2009 Cuma

Kısır

başkalarının annelerinin başka yemeklerinin kokusu başkalarının möblelerinin ayakları canavar pençeleri gibi başkalarının halılarının deseni başkalarının halılarındaki oyuncakları köhne başkalarının babalarının terlikleri yere yakın birisi için misafirlik ne fena


Sırf yemeklerin değil evin kokusu gariptir. Revani yenir. Televizyon değişiktir.

Tombalak önkolları, çirkin süveterleri, cahil sorularıya her zaman senden aptal komşu çocukları. Mecburiyetten oynarsın.

Çizgi filmleri bile tam anlamazlar.


her yerde fraktal desenli danteller, halı desenli perdeler, perde desenli koltuklar, desen desenli halılar bir de anneleri bu dolmanın içine ne koyuyor böyle halının kenar suyundaki çizgileri yol yaparaktan sana ait olmayan oyuncak arabayı sürersin ki sevmediğin komşu karının alaycı sorusu "Sen ne zaman okula başlayacaksın?" kalın barsaklarına bir burultu verir sonraki her pazar akşamı yani okullara giderken ödevini yapmadığını hatırlatan her pazar akşamı bu kakan gelmiş gibi hissi sana ilk defa böyle yaşatırlar


sonraları öğretmenin


sonraları başka bir öretmenin bu yazılar senin yaşındaki bir çocuğun yazması için uygun değil bıyık deyince baba anlaşıması gibi şeyler ve sen bir trenin bir ıssızdan geçmesinin sesini yazmak istersin ama o yıllarda şartlar misayit değildir sonraları çok sonraları bu adamların aptal komşu çocuklarının büyümüş hali olduğunu yıllar sonra bir tiren geçidinde anlarsın.


Bir de hepsi yetmiyormuş gibi, apartmanın merdivenlerinde sanki evlerindeymiş gibi konuşurlar.


Powered by Qumana

27 Ocak 2009 Salı

Beyond the Smiths line.

Hayatımızın öyle bir dönemine giriyoruz ki sayın seyirciler, The Smiths bizden daha iyimser geliyor kulağa. Ha gayret şöyle bir silkinsek, belki üstünde durduğumuz toprakları düşman işgalinden kurtarabileceğimizi düşündüğümüz zamanlar, buruk tadıyla damağımızda tüten bir anı sadece. O berrak ses bizden bahsettiğinde, eskisi gibi içimizden böbürlenemiyoruz, kabahatimizi saklamak için radyo istasyonunu değiştirsek mi acaba... Evet hayatta her şey hep almak hiç vermemek ama İngiltere'nin bize can borcu yok... Gidecek yerimiz yok. Bazı kızlar öbürleriyle hep aynı boy, bu fıkralar zaten hiç komik olmadı, acının üvey evladıyız, çift katlı otobüslere gelesiceyiz.

Tüketerek, tükenerek ilerlemek. Yıllar öncesinden kalan duygular, aramızdaki mesafe artarken, eskisinden daha manidar. Bu güzel yüzlü hayal kırıklığına uğramış oğlanlar kendi kendilerinden çıkamamanın şarkısını söylüyorlar.

Alkışlıyoruz...